Sword Art Online Progressive Bölüm 8 Cilt 7 - Kızıl Ateşin Rapsodisi (1. Kısım)

GÖZLERİM AÇILDI, RÜZGARDA UÇAN KARAHİNDİBA TOHUBA GİBİ.

Ağır göz kapaklarım, saate bakacak kadar açıldı. Saat sabahın ikisiydi, yatalı sadece iki saat olmuştu.

Gerçek dünyada çok derin uyuyan biri değildim, ama garip bir şekilde Aincrad'da tamamen uykuya dalabiliyordum. Beni öldürebilecek bir oyunda mahsur kalmışken neden bu kadar derin uyuyabildiğimi ben bile bilmiyordum. Ya hayatta kalmak için gereken konsantrasyon beni bitkin düşürmüştü, ya da cihaz normalde uyumamı engelleyecek tüm ekstra duyuları engelliyordu, ya da -kabullenmek istemememe rağmen- bu yerde gerçekten rahat hissediyordum.

Bu yüzden, böyle bir sebep olmadan uyanmam garipti. Alarmımı saat altıya kurmuştum, bu yüzden önümdeki güne hazırlanmak için dört saat daha uyumam gerekiyordu. Tekrar uyumak için gözlerimi kapattım, ama sonra hafif bir sarsıntı hissettim ve kaşlarımı çattım.

Beni uyandıran titreşimdi. Rüzgâr mıydı? Deprem mi? Büyük bir dalga mı? Yoksa Aincrad mı çöküyordu?

"Kirito, uyan," dedi yumuşak bir ses kulağımda. Çığlık attım ve birden doğruldum. Ya da, yatağın yanındaki bir şeye çarpmamış olsaydım öyle yapardım. Mor bir ışık gözlerimde parladı.

"Aurrg!" dedi iki ses birden.

Başım yastığa düştü, gözlerimi odaklamaya çalışarak hızla gözlerimi kırptım.

Yatağın sağında, ellerini şakaklarına dayamış, geçici partnerim duruyordu. Bu dünyada gerçek acı yoktu, ama genellikle acı veren olaylarla karşılaşıldığında beyin bir tür hayali duyu yaratmaya çalışıyordu. NerveGear'ın bu hayali acıyı bile azaltması gerekiyordu, ama böyle ani bir tepki karşısında acıyı hayal etmeyi engelleyemiyordu.

Bu yüzden, o an Asuna ve ben kafalarımızı çarptığımızın etkisinden dolayı inledik. Birbirimize tekrar bakabildiğimizde, sarsıntının kaynağının deprem ya da rüzgâr olmadığını, onun olduğunu fark ettim.

"... Ee, ne oluyor...?" diye sordum.

Eskrimci yüzünü buruşturdu ve açıkladı: "Adını çağırdım ama uyanmadın. Bu yüzden seni sallamak zorunda kaldım ve sen de yataktan fırladın."

"Ö-özür dilerim... Ama neden beni uyandırdın?"

"Biraz erken çıkmak istiyorum diye düşünüyordum."

"Ha...?"

Saati yanlış okuduğumu düşünerek tekrar baktım. Ama saat hala sabahın ikisiydi. Pencere panjurlarının aralıklarından sızan soluk ışık sabah güneşinin değil, ayın ışığıydı.

"... Biraz erken sayılmaz, sence de öyle değil mi?"

"Biliyorum... ama bazı şeyler aklıma geldi ve sonra uyuyamadım," diye mırıldandı, yatağın kenarına oturarak. Soluk mavi geceliği, sanki ıslanmış gibi ay ışığında parlıyordu.

"... 'Kutsal Anahtar' görev dizisi, karanlık elflerin üssüne varana kadar devam etmeyecek. Bunu anlıyorum. Ama Kizmel, bir düğmeye basarak duraklatabileceğimiz bir program değil. Üssünde tek başına oturup, hikayenin devam edebilmesi için bizim gelmemizi beklemek zorunda..."

"... Doğru," diye kabul ettim, dik oturarak.

Muhtemelen Asuna, altıncı ve yedinci katlarda gerçek insanlar gibi ifade ve tepki veren NPC'lerle karşılaştığımız için bu sonuca varmıştı. Myia, Theano, Bouhroum ve şimdi de Kio ve Nirrnir. Hepsi bu yapay dünyada yaşamak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Kizmel de elbette öyle.

Kizmel'in Düşmüş Elfler'e dört kutsal anahtarı kaybettiği için hapsedileceğini düşünmemiştim, ama bu başarısızlığı yüzünden şımartılmayacaktı. Eğer acı çekiyorsa, onu bu durumdan kurtarmak için altı anahtarın peşine düşmemiz gerekiyordu.

Ancak...

"Hiç uyumadın, değil mi Asuna? Uykusuzken gece yarısı yabancı bir ortamda dolaşmak hiç hoşuma gitmiyor... En azından bir saat daha uyuyamaz mıyız?" diye önerdim.

Ama Asuna sadece başını salladı. "Hayır. Bu uykusuz gecelerden biri."

"Uykusuz geceler, ha...?"

Onu anlayabiliyordum. SAO'da mahsur kalmadan önce birçok kez (odaklanmaktan uyanık kalacak kadar) uyumak istediğim zamanlar olmuştu, o zamandan beri de birkaç kez. Neyse, ona göz kulak olduğum sürece bir şey olmaz herhalde, diye düşündüm ve kalkıp gidelim mi diye soracaktım.

Ama sonra Asuna, "Biraz uyuyabilirim galiba," dedi. Ağzım kapandı, sonra tekrar açıldı.

"O zaman bir saat sonra, oturma odasında buluşalım..."

Cümlemi bitirmeden Asuna sağ tarafına yığıldı. Yan döndü, ayaklarını yatağa kaldırdı, bir yastık alıp başını üzerine koydu ve hareketsiz kaldı.

"

Onu kendi yatak odasına gitmesini söyleme isteğimi bastırdım. Uykusu gelmemiş ama şimdi uykulu hissediyorsa, onu rahatsız etmek zalimce olurdu.

Ayrıca, Asuna'ya bu kadar yakın uyuduğum ilk sefer değildi. Partner olarak birlikte oynadığınızda, vahşi doğada kamp kurup yatak örtüsünü paylaşmanız gereken zamanlar olur. Bu duruma alışık olmalısın.

Yumuşak nefes alan kızdan biraz uzaklaştım, içimdeki alarmı saat üçte çalmaya ayarladım ve yatağa uzandım.

On saniye sonra, sessizce mırıldandım, "Bu uykusuz gecelerden biri olacak."

Bir hata mı var? Şimdi bildir! Papara: 1733808570(Tıkla, Kopyala)
Yorumlar
Novel Türk Yükleniyor