Yalnız Kılıç Bölüm 2
Yukito'nun vücudunda bir ağırlık vardı. Hiçbir şey hissetmiyordu. Boşlukta gibiydi. Ayağa kalktı ve etrafa baktı.
— Burası neresi? Ormanda mıyım?
Birdenbire uzun zamandır duymadığı bir ses duydu.
— Oğlum...
Evet, bu babasının sesiydi.
— Baba, sen misin? Hiçbir şey göremiyorum!
Babasının silueti görünür. Ona doğru gitmeye çalışır ama hareket edemez.
— Yanıma gel baba... Ne yapacağımı bilmiyorum... Annem... Annemi öldürdüler... Ne yapmalıyım, bana yardım et... Baba, gitme! Bırakma beni!
Babasının silueti kaybolurken bir anda ağır, kaba ve babasının sesini andıran bir ton duyulur.
— İntikam... İntikamımızı al, Yuki~to...
Ses kaybolur ve Yukito ani bir hareketle uyanır.
— Baba!!
Yukito, hiç bilmediği birinin evinde uyanır. Annesinin ölümünü hatırlar, yataktan kalkmak istemez. Biraz geçtikten sonra rüyasında duyduğu ses aklına gelir.
— Babamı bulmalıyım...
Ayağa kalkar.
— Burası neresi? Başka birinin evinde miyim? Burayı tanımıyorum...
Kafasını kaldırır ve yanındaki camdan dışarı bakar.
— Burası bizim köy! Hemen annemin yanına gitmeliyim!
Odaya yaşlı, sakallı, elinde değnek olan, eski püskü giysiler içinde bir adam girer.
— Sakin ol evlat, merak ettiğin her şeyi cevaplayacağım. Dinlenmene bak önce, tekrar bayılmanı istemeyiz.
Bu kişi köyün başkanıydı.
— Annem nerede?! Kahramanlar... Kahramanlar annemi öldürdü! Affetmeyeceğim onları!
Yaşlı adam, Yukito'nun yanına yaklaşır.
— Kahramanların böyle bir şey yapacağını biz de bilmiyorduk. Normalde bize hep yardım ederler, iyi ve hoşgörülüdürle—
Yukito, yaşlı başkanın sözünü bitirmesini beklemeden içindeki intikam duygusunu kusmaya başlar.
— Öldüreceğim onu! Annemi öldüren kahramanı ve o emri verenleri! Hepsini öldüreceğim!
Yaşlı başkan içinden düşünür: Onu burada tutmak için çabalayacaktım ama içindeki öfke ve intikam duygusu bu kadar güçlü iken onu hiç kimse durduramaz. Durdurmak da istemem zaten. Bu şekilde burada kalırsa başımız belaya girer.
Yaşlı başkan konuşur.
— Bekle beni burada, hemen geleceğim.
Yukito, yatağın üstüne oturur ve derin düşüncelere dalar. Bir süre sonra başkan odaya geri döner. Elinde birkaç parça elbise ve küçük bir kılıç vardır.
— Şunları giy, evlat.
Yukito, yaşlı başkandan elbiseleri alır ve giyinmeye başlar.
— Hemen gidecek misin?
— Annemin yanına gitmeliyim.
— Dikkat et kendine. Seni de kaybedersek baban ziyarete geldiğinde ona ne deriz?
Yukito, başkana sert bir bakış atar.
— Babam gelmeyecek. Onu bulup tüm bu olanların hesabını soracağım ona.
Yukito hızla odadan çıkıp kapıya yönelir.
Yaşlı başkan:
— Yare yare...
Yukito, bahçe kapısından içeri girer. Yavaş adımlarla kapıyı aralar ve bir an duraksar.
— Yine aynı pis koku...
Annesinin cesedini tekrar göreceğinden korkar, yürümeye devam eder. Yatak odasına doğru ilerler, kapıyı açar ve annesinin orada olmadığını görür.
— Annem burada değilmiş... Onu köy mezarlığına mı gömdüler acaba? Yaşlı başkana da sormadım...
Yukito mezarlığa doğru gitti. Aralarında yeni yapılmış bir mezar gördü.
Adımları giderek yavaşladı. Yüreği sıkışıyordu. Yaklaştıkça nefesi düzensizleşti. En sonunda, mezarın önünde durdu.
Bu oydu... Evet, annesinin mezarıydı.
Yukito gözyaşlarını tutamadı. Annesinin böyle toprak altında, ölü halde yatıyor olmasına dayanamadı. Yere çöktü, mezar taşına sarıldı ve ağlayarak şu sözleri söyledi.
— Özür dilerim anne... Zamanında yanında olsaydım, eğer... Seni koruyabilirdim...
Bir süre ağlamaya devam eder. Ardından Yukito, sarılmayı bırakır ve doğrulur. Annesine gördüğü rüyadan bahseder.
— Babamı bulmalıyım...
Gözünde kalan son gözyaşlarını silerek.
— Merak etme... Onu bulduktan sonra geri döneceğim.
Yukito'nun yüzünde hafif bir gülümseme belirir ve yavaşça oradan ayrılır.
— Babamı bulmalıyım... Ona annemin ölümünden bahsetmeliyim ve ziyarete gelmediği için kızmam lazım.
Yukito, babasını düşünerek yüzünde büyük bir gülümseme ile orman yoluna doğru ilerler. Fakat Yukito'nun kafasında bazı parçalar eksikti, hatırlamıyordu. Babasına olan özlem duygusu, onu kör etmişti. Aslında suçlu olan kahramanların yuvasına doğru gidiyordu.
Bir saat yürüdükten sonra Yukito'nun karnı guruldamaya başlar.
— Daha ne kadar yürümeliyim? Gece olacak ve acıktım... Keşke yanıma yiyecek bir şeyler alsaydım...
Çalılıktan sesler gelir. Yukito geriye atılır.
— Göster kendini!
Çalıdan bir kurt çıkar.
— Ahh... Sadece kurtmuş.
Yukito, belindeki evden aldığı kılıcını çekerek.
— Kılıcımın tadına bak, kötü kurt!
Kılıcın ucuyla kurta saplamaya çalışır ama kurt çevik ve daha hızlıdır.
Yukito'nun üstüne atlar ve kolunu ısırır. Yukito ne yapacağını bilemez, korkmuş bir halde yardım çığlıkları atar.
— Yardım edin!!!