Novel Türk > Bilinmezin İçinde Bölüm 27 - Macera Partisi

Bilinmezin İçinde Bölüm 27 - Macera Partisi

Son olarak da görev detayları vardı. Örnek olarak Firdevs ile ilgili görevi görmeyi arzuladım ve orada yeni bir kısım olduğunu gördüm. Görünüşe göre görevlerin.. önerilen seviyeleri vardı. Firdevs ile ilgili olanda 7~10 yazıyordu.

Vay anasını.. bu dünyanın seviye kavramını tam anlamasam da yaratıklardan gelen tp ye ve seviye atlamak için gerekenlere bakılırsa 7 az değildi. Yani boyumu baya aşan bi görevi mi başardım ben? Mükemmelim yaa.. gerçi görev daha bitmedi. hâlâ ormanda sıkıntı yaşayabiliriz.

Bu düşünceler ile etimi yemeye devam ettim.

Bir saat daha durduktan sonra malikaneden ayrıldık.

Yardımlarımız nedeniyle mi yoksa Firdevs yüzünden mi bilmem ama bize biraz yolluk verdiler. Yiyecekler ve su.. bunlar yürüyerek seyahat ettiğimizi nasıl anladı ki? Yani lordun kızı ile gezen birisine yiyecek vermek.. sadece gözüne girmek istemiş olabilirler. Şey, eğer soracak olsalar sikkeyi tercih ederdim. Son alışverişlerden sonra para kesem bana daha hafif hissettiriyor.

Bu paranın çalıntı olduğunu bilmek beni üzüyor. Ancak şimdi gidip o adamla kadına bunları geri versek bile kendimizi affettiremezdik. Adam tüm ormanı çıplak gezip şehre de böyle girdi. Baya öfkeli olmalı. Olay çıkartması işten bile değil.

Yürüdüğümüz sırada Firdevs bana isteksiz bakışlar attı. “Uyumak istiyorum ben ya!”

“Uyuyacaksın canım. Sadece şimdi değil.” dedim onu teselli ederken.

Malikane bahçesindeki demir kapıya doğru ilerledik. O sırada.. kapının yanında bekleyen birisini fark ettim.

Bu, Zülfikar’dı.

Sırtında benimkine benzer bir çanta vardı. Üzerindeki kahya kıyafetini örten bir kapüşonlu cübbe giyiyordu.

Ona doğru yaklaşırken, “Ne bu hâl.. Zülfikar bey?” hâlâ rolümden dolayı nezaket ile konuşmalıyım.

Zülfikar bana doğru minnettar bir tebessüm etti. “Arbadeden dolayı size minnettarlığımı gösterme fırsatı bulamadım.” Başını eğdi. “Çok teşekkür ederim efendim. Hayatımı size borçluyum.”

“Başını eğmene gerek yok.” dedim kafasının üzerindeki yazıya bakarken.

[Zülfikar Herkim Sv-3 (İyi)]

Oha adam üçüncü seviye lan!

Daha SIFIRINCI seviye olan ben bunu kıskandım..

Ancak asıl dikkatimi çeken şey isminin yanındaki İyi kısmıydı.

Onun sözlerinde samimi olduğunu anlamamı sağlıyordu.

Tabii hâlâ bu tabirlere ne kadar inanmam gerekir bilmiyorum. Zaman gösterecek.

Zülfikar başını kaldırdı. Saçını başını düzeltmişti ve yüzü de temizlenmişti. Bu sayede yakışıklı çehresi ortaya çıkmıştı. Kahverengi gözlerin yakıştığı nadir insanlardan gibiydi. Bıyığını da kıskandım. Eğer ben bıraksaydım.. kesin böyle görünmezdi. Bu adam hem kişiliği ile hem de görünümü ile gerçek bir istanbul beyefendisi gibi. Yani bir anda osmanlının son dönemlerindeki ses tonu ile konuşsa hiç şaşırmazdım.

“Ee yolculuk nereye böyle?” dedim onun hazırlanmış görünümünü süzerken.

“Artık bu evde kalmak için bir sebebim kalmadı.. o yüzden gidiyorum.”

“Aa.” dedi Firdevs tatlı şaşkın suratı ile. “Ama ben seni içeride görmedim yakışıklı abii. Ne zaman gelip veda ettiin”

Adam acılı bir tebessüm etti. “Görmemeniz normal leydi Firdevs.” ona karşı ses tonu daha bi saygılı gibiydi. Bu kişisel hürmetten gelen bi saygı değil de, mevkiler arası bir saygıya benziyordu. Lordun kızı olduğu için olmalı. “Ne yazıkki, bir veda için dursaydım o zaman beni çok fazla lafa tutarlardı. Eğer bu saygısızca görünüyorsa size özürlerimi sunarım. Ancak bu kadar olan şeyden sonra üzülerek söylüyorum ki artık burada duramam…”

“Ooh.. demek öyle.” dedi Firdevs hüzünlü bir ton ile. “O zaman nereye gideceksin ki? Ailenin yanına mı?”

“Onun ailesi bunlardı Firdevs.” diye yanıtladım.

“Öyle mii!?”

“Ne yazıkki öyle leydim.” dedi hüzünlü bir şekilde kafasını iki yana sallarken.

“Şimdi ise saygıdeğer Lord babanıza ait Akçamera şehrine gideceğim. Eğer şansım yaver giderse orada hizmet edebilecek yeni bir efendi bulabileceğimi düşünüyorum.”

Adam o kadar şeyden sonra bile meslek değiştirmeyi planlamıyor gibi. Gerçekten kendini adamış.

“Öyle mi!?” dedi Firdevs heyecan ile. “O zaman sen de bizim macera partimize katılsana! Biz de benim eve gidiyoruz!”

Bekle ne?

Neden kahyanın birisini takıma çağırdı bu?

Üçüncü seviye olduğunu ben biliyorum ama ona göre basit bi kahya olmalı.. ne düşünüyor bu kız? Kahyanın ayıları centilmenlik ile döveceğini mi?

Bir dakika.. bu mümkün mü lan yoksa? Fantastik dünya.. sürprizlerle dolu.

Zülfikar acılı tebessümünü korurken yanıtladı. “Leydim, çok düşüncelisiniz ama benim gibi katil damgası yemiş birisi ile seyahat etmeniz sizin için çok iyi olmaz. Soylu şahsiyetinize leke sürerim.”

“Öyle mi? O ne ki?” diye sorguladı Firdevs.

Zülfikar’ın bu son ana kadar düşünceli tutumu beni etkiledi. Adam her zaman başkalarını düşünüyor gibi. Kendince baya havalı birisi. Açıkçası onun gibi güvenilir birisi ile seyahat etmek iyi olabilir. Hem, bilgili birisi gibi de duruyor.. işe yarayabilir.

Ona gülümsedim ve, “Aslında bunu bir yardım isteği olarak görebilirsin.” dedim.

Zülfikar anlamayak bana baktı.

“Durumu açıklamak gerekirse, aslında ben dedektif falan değilim.”

Zülfikar hâlâ anlamamış ifadesini korurken beni izlemeye devam ediyordu.

“Şaşırmış olmalısın, değil mi? O kadar muhteşem bir şekilde davayı çözmeme rağmen nasıl dedektif olmadığımı sorguluyor olmalısın, değil mi?”

Zülfikar bu sözlerimden sonra çekinerek ağzını açtı. “Aslına bakarsanız efendim.. suçluyu bulma yönteminiz çok şansvari duruyordu.. şimdi söylediğiniz sözler ise bu duruma açıklık getirdi.. özür dilerim.” dedi son kısımda kafasını eğerek.

..bu herifi takıma alma kararımı sorgulamaya başladım.

Ancak o güvenilir görünüyor.. İyi birisiymiş zaten. Ona her şeyi anlatabilirim.

Daha sonra, ona Firdevs’in bildiği kadar olan her şeyi anlattım.

Tüm olanları duyduktan sonra Zülfikar kaşlarını çattı. “Bu.. çok uçuk bir hikaye.. ancak size inanıyorum efendim. Siz canımı kurtaran kişisiniz.” sonra Firdevs’e baktı. “Büyük geçmiş olsun leydim. Çok fazla badireler atlatmışsınız. Sizin gibi narin ve güzel bir leydi bu tür çileler çekmemeli.”

“Hehe çok tatlı konuşuyorsun abii!” dedi Firdevs utanarak.

Sonra tekrar bana baktı. “Sizi ilk gördüğümde gerçekten bir barbar olabileceğinizi düşündüm. Üstün fiziğiniz insana bunu düşündürüyor. Ancak bu fikirlerimi yıkmamı sağlayan şeyler oldu.”

“zekâm di mi?” dedim gururla.

“..evet efendim. zekânız. Siz, bir barbar olamayacak kadar zekisiniz.” dedi. Ancak sesi zorlama çıkıyordu.. böyle konularda konuşmaktan çekiniyor mu? Az önceye kadar Firdevs’i çok güzel övüyor gibiydi ama? Erkekleri övmek ile ilgili bir sorunu mu var?

“Sizin gibi fedakar ve asil bir insana bu görevde eşlik etmekten gurur duyarım efendim.” dedi saygı ile başını eğerken.

“Oleey!” dedi Firdevs sevinerek. “Yakışıklı amca da artık bizimle! Grubumuz büyüyor!”

Firdevs’in bu hallerine bakarken gülümsemeden edemedim. Onu izlerken gerçekten bir macera partisindeymiş gibi hissediyorum. Bana.. dünyada bıraktıklarımı biraz da olsa unutturuyor.

Bir hata mı var? Şimdi bildir!
Yorumlar
Novel Türk Yükleniyor