Novel Türk > Bilinmezin İçinde Bölüm 23 - Yalan Ortaya Çıkar

Bilinmezin İçinde Bölüm 23 - Yalan Ortaya Çıkar

“Evet.” diye yanıtladı kahverengi saçlı kadın. Hüzünlü bir sesi vardı. “Annem çiçeklere bayılırdı. O bir doğa aşığıydı. Biz çocuklarından bile çok sevdiğini söyleyebilirim.”

Hmm?

Bu bir sitem mi?

Yoksa annesi onlara çok değer vermiyor muydu?

“Efendim. Çantanızı alayım.” dedi yan tarafta duran hizmetçi.

“Gerek yok. Zaten çok kalmayı planlamıyorum.” Bu davayı hemen halletmeyi planlıyordum.

Yatağın yanındaki masaya yaklaştım. Bu, 3 adet çekmeyece sahip bir masaydı.

Masanın üzerinde de saksılar olsa bile bir kitap vardı. Üzerinde ‘Son Miras’ yazıyordu.

Bir roman olamayacak kadar ince görünüyordu. Belki de bir çocuk masalıdır?

Bakışlarımı yatağa çevirdim. Tertemiz nevresimlere sahipti. Anlaşılan kanlı çarşaflar çoktan değiştirilmiş.

Sonra, gruba doğru döndüm. Sakin ve ciddi ses tonum ile konuşmaya başladım. “Buraya gelirken Ferudun beyden olayın nasıl gerçekleştiğini duydum. Ancak bir de sizden duymak isterim. Bana herkes tek tek kim olduğunu ve olay sırasında nerede olduğunu söyleyebilir mi?”

Birbirlerine bakıştılar. Ne diyecekleri konusunda kararsız gibilerdi.

“Aa ben o sırada seninleydim abi. Ve hanımefendiyi de tanımıyorum.” dedi Firdevs.

“..teşekkürler Firdevs.” sonra kahverengi saçlı kadına baktım. “Siz de kendinizi Firdevs’cim gibi tanıtabilirsiniz.”

Kadın sakin bir surat ile konuşmaya başladı. “Benim adım Pamela.. kızıyım. Olay sırasında salonda Silves ile konuşuyordum. Yani hizmetçi ile.” bakışları hizmetçiye döndü.

Evin en küçük kızı o mu?

O zaman o genç sarışın kız ve şömine ile oynayan kız kim?

Hizmetçi kadın, bu yöneltme üzerine karşılık verdi. “Evet doğru. Biz salonda, evin maddi durumu hakkında konuşuyorduk.” ancak buradan sonra tam devam edecek gibi oldu ki Pamela, “Yeterli Silves.” diyerekten araya girdi.

“Yok yok konuşsun.” diye reddettim ben de. “Her bilgi önemli. Lütfen devam edin Silves hanım.”

Silves, kararsız bakışları ile bir bana bir Pamela’ya bakıyordu.

Ancak sonunda söze giren o değil Pamela oldu. Bir iç çekti. “Son zamanlarda annemin yardım takıntısı zirve yapmıştı. Muhtaç olanlara yardım etmek iyi ama bu gidişle evin düzenini sürdüremez olacaktık.. bu konu hakkında hizmetçiyi bilgilendiriyordum. Temizlik malzemesi kullanımı ve eşyaların temizlenmesi ile ilgili.”

“Oh durum o kadar kötü müydü?” dedi Ferudun. “Agata hanım gerçekten melek gibi birisi. Onun kadar fedakar birini öldürmek adice.” dedi bakışları Zülfikar’a kayarken. Hala onun katil olduğuna inanıyor gibi.

Pamela hüzünlü bi surat takındı. “Ne yazıkki öyle Yönetici bey..”

O sırada, “Neyse ki artık böyle sorunlarımız yok ha?” dedi sarı saçlı oğlan da.

“Saçma saçma konuşmayı kes Anton!” diye kızdı Pamela.

“Ne? Zaten o kadar iyilikten sonra tanrının yanında iyi bir yer edinmez mi? Ölmesi onun için çok da kötü olmadı. Hem bizi de sefillikten kurtarmış oldu.”

Pamela tam dayanamayıp patlayacakken, “Siz kimdiniz?” diye sorguladım onu.

“Ben mi?” dedi Anton isimli adam. “Ben Anton. Oğluyum.”

“Olay sırasında neredeydiniz Anton bey?”

Omuz silkti. “Olay ne zaman yaşandı bilmiyorum ki.”

“Ne? Salak mısın sen Anton? Dün gece yaşandı ya!” diye kızdı Pamela.

“Aa evet öyleydi.” dedi umursamaz bir tavırla. “O sırada, kasabada biraz eğleniyordum.”

“Hıh. Kumar oynuyordun yani.” dedi genç sarı saçlı olan kız.

“Evet oynuyordum ne olmuş?” diye çıkıştı Anton. “En azından eğlenebileceğim bir şeye para harcıyorum. Senin gibi şov için bir dünya kıyafet almıyorum Helen.”

“Şov mu? Sen tarz nedir bilir misin? Her gün gömlek giyiyorsun. Hıh.”

“Bak benimle düzgün konuş! Ben senin dayınım!”

“Dayıymış. Ne dayılık yapıyorsun? Altı üstü 3 yaş büyüksün.”

Bekle dayı mı?

Bu kız, kardeşlerden birisinin mi kızı?

“Sessiz ol Helen.” diyerekten sert bi tonla araya girdi Merelyn.

“Ama annee! Saygısızlık yapan ilk oyduu!”

ANNE Mİ!?

BU KADIN O KADAR YAŞLI MI LAN!?

Daha otuzlarında görünen bu kadına garipserce baktım..

Ne kadar genç yaşta evlenmiş bu böyle?

E babası nerede o zaman?

Ortamda başka erkek yok..

“Bunun yeri değil Helen.” dedi ve gözlerine sertçe baktı.

Helen de daha fazla konuşmayıp kaybetmiş bir şekilde başını eğdi.

“Hıh. İşte böyle yerini bil bücür.”

“Sen de sus Anton.” dedi Merelyn aynı sertlik ile.

Anton anında çenesini kapattı.

Hmm..

Buranın dominantı Pamela sanıyordum ama belki de Merelyn’dir.. ve o yaşta bi kızı varsa daha büyük olmalı.

Zaten yönetici de Pamela’dan en küçük kız diye bahsetmişti.

“Peki ya siz, Merelyn hanım.”

Merelyn ifadesiz suratı ile bana baktı. “Bu sorgu nereye varacak? Nerede ne yaptığımızı söyleyerek nasıl cinayeti çözeceksin? Sen gerçekten dedektif misin?”

Aa kadın anladı.

Çaktırmaaaa.

“Lütfen işime karışmayın ve sorulan soruları cevaplayın. Söz konusu annenizin katili.”

“O bahsettiğin kişi burada duruyor işte.” dedi kafası ile Zülfikar’ı gösterirken.

Ona ciddi bir ifade ile baktım. “Kapıda da bu sert tutumu sergilemiştiniz. Sizi bu kadar emin kılan nedir? Bizzat Zülfikar beyi cinayeti işlerken gördünüz mü?”

Kadın kaşlarını çattı. “Tüm deliller onun gösterirken bizzat görmeye gerek var mı?”

Sırıttım. “İşte bu yüzden siz değil ben dedektifim. Bir cinayet, sonuna kadar mantıklı görünse bile içinde bir problem barındırabilir. Ki bu olay o kadar kesin bile değil. Sadece odadan son çıkan olarak Zülfikar beyin görüldüğünü söylüyorsunuz.”

Vay iyi konuştum ha.

Kadın, birkaç saniyelik sessizlikten sonra tekrar konuşmaya başladı. “İyi madem öyle olsun.” dedi sakin ama karamsar ses tonuyla. “Benim adım Merelyn. Büyük kızıyım. Olay sırasında.. tavan arasındaydım.”

“Orada ne yaptığınızı öğrenebilir miyim?”

“Bu.. sizi ilgilendirmez.”

“Hayır Merelyn hanım ilgilendirir. Tüm detaylara ihtiyacım var.”

“Babamın fotoğraflarına bakıyorduuk!” dedi yan taraftan küçük sarı saçlı çocuk.

Oh, demek bu çocuk da ona ait..

Kadın, konuştuğu sırada küçük çocuğu yanına çekti ve omzuna sarıldı. Sonra, yüzündeki hüzünlü ifade ile devam etti. “Eski kocamın fotoğrafları tavan arasındaki sandıkta gizliydi.. normalde annem kızacağı için gizli tutuyorduk ama artık bi sebebi kalmadı.”

“Öyle mi? Neden gizli tutuyordunuz ki?”

“Çünkü..”

“Çünkü, anneannem babamı kovdu.” dedi Helen.

Merelyn bu sefer araya girdiği için kızmadı. Kafası ile onayladı. “Annem, Kevin'ı sevmezdi. Büyük bi kavgadan sonra malikaneden kovdu.”

“Agata hanım mı? Ancak annenizin çok nazik birisi olması gerekmiyor muydu? Neden böyle bir şey yaptı?”

“Çünkü..” diye söze girdi. Ancak anlatmak istemiyor gibiydi. Buna rağmen devam etti. “O kumarbazdı. Batağa düşmüştü. Annem kumar gibi şeylerden nefret eder. Bu yüzden onu kovdu.”

“Ne? Öyleyse neden o hala burada?” dedim Anton’u gösterirken. Anton bu hareketim ile kaşlarını çattı.

“Bilmiyorum.” dedi Merelyn. Ancak yüzü düşmüştü.

Hmm belki de o öldürmüştür?

Annesi, sevdiği adamı evden gönderiyor. Ancak kardeşi aynı suçu işleyince göndermiyor. Yani ayrımcılık. Bunun yüzünden kin gütmüş olabilir.

Sonra da kocası ile tekrar kavuşabilmek için annesini öldürmüştür..

“Peki siz, küçük hanım?” dedim Helen’e bakarken. “Siz neredeydiniz?”

“Ben kütüphanedeydim. Anneannemin benden istediği kitabı almaya gitmiştim.”

“Öyle mi? Sizden neden kitap almanızı istedi ki?”

“Bana soylu etiğini öğretmek istediği için. Ondan ben istedim çünkü yakında Akçamera’da düzenlenen soylu etkinliklerine katılmayı planlıyorum.”

Vay kız gerçekten şova baya önem veriyor. Bunun için ders almayı bile kabul etmiş.

Dur!

Bunda bi gariplik var!

“Yani, gecenin köründe kasabada kitap mı arıyordunuz?”

“Bu imkansız.” dedi Pamela. “Kütüphane akşam 6 gibi kapanır.”

Bir anda herkesin bakışları Helen’e döndü.

“Ne, hayır durun...” Helen ne diyeceğini bilemedi.

“Şaka mı bu? Kızım yapmış olamaz. O bir karıncayı bile incitemez. Yani acıdığı için değil, korktuğu için.” dedi Merelyn.

Demek, yalan söyledi..

Bir hata mı var? Şimdi bildir!
Yorumlar